T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2019/103

K. 2019/7006

T. 24.9.2019

* FATURA BEDELLERİNİN ÖDENMEMESİNDEN KAYNAKLANAN İTİRAZIN İPTALİ VE İCRA İNKAR TAZMİNATI İSTEMİ ( Tebligat Parçası İncelendiğinde Her Ne Kadar Tebliğ Tarihinin 04/09/2014 Olduğu Belirlenmiş ise de İçeriğinin Ne Olduğuna İlişkin Herhangi Bir Açıklamanın Bulunmadığı Ayrıca Tebliğ Alan Kişinin de İsminin Yazılmadığının Anlaşıldığı – Bu Haliyle İçeriği Belirlenemeyen Fotokopi Tebliğ Belgesine Göre Bilgilendirme Yapıldığının Davacı Tarafından İspatlanamadığı )

* İÇERİĞİ BELİRLENEMEYEN FOTOKOPİ TEBLİĞ BELGESİNE GÖRE BİLGİLENDİRME YAPILMASI ( Fatura Bedellerinin Ödenmemesinden Kaynaklanan İtirazın İptali ve İcra İnkar Tazminatı İstemi – Tebligat Parçası İncelendiğinde Her Ne Kadar Tebliğ Tarihinin 04/09/2014 Olduğu Belirlenmiş ise de İçeriğinin Ne Olduğuna İlişkin Herhangi Bir Açıklamanın Bulunmadığı Ayrıca Tebliğ Alan Kişinin de İsminin Yazılmadığının Anlaşıldığı/Bu Haliyle İçeriği Belirlenemeyen Belge ile Bilgilendirme Yapıldığının Davacı Tarafından İspatlanamadığı )

* BİLGİLENDİRME YÜKÜMLÜLÜĞÜ ( Bölge Adliye Mahkemesince Yükümlülüğü Bulunan Davacı Tarafından Gönderildiği Belirtilen Yazının Usulüne Uygun Olarak Davalıya Bildirildiğinin İspatlanamadığı Gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesince Verilen Kararın Usul ve Esas Yönünden Hukuka Uygun Olduğu – Davacı Vekilinin İstinaf Başvurusunun Esastan Reddine Karar Verilmesi Gerektiği/Açıklanan Nedenlerle Kararın Bozulması Gerektiği )

6102/m. 18/3

2004/m. 67

ÖZET: Dava, cari hesapta kayıtlı fatura bedellerinin ödenmemesinden kaynaklanan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Olayda, söz konusu tebligat parçası incelendiğinde her ne kadar tebliğ tarihinin 04/09/2014 olduğu belirlenmiş ise de içeriğinin ne olduğuna ilişkin herhangi bir açıklamanın bulunmadığı ayrıca tebliğ alan kişinin de isminin yazılmadığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle, içeriği belirlenemeyen fotokopi tebliğ belgesine göre bilgilendirme yapıldığının davacı tarafından ispatlanamadığı görülmektedir.

Bölge Adliye Mahkemesince bilgilendirme yükümlülüğü bulunan davacı tarafından gönderildiği belirtilen yazının usulüne uygun olarak davalıya bildirildiğinin ispatlanamadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gözetilerek, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekir. Açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekir.

DAVA : Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, davalı vekilin reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; daha önceden belirlenen, 24/09/2019 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; davalı vekili geldi. Başkan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili; taraflar arasında Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme gereği kullandığı elektrik bedelleri ile ilgili olarak davalıya faturalar gönderildiğini, ancak cari hesapta kayıtlı fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine hakkında takibe geçildiğini, davalı borçlunun itiraz ettiğini belirterek, davalının takip dosyasındaki haksız itirazının iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili; müvekilinin davacı şirketten aldığı hizmetin karşılığı tüm fatura bedellerini eksiksiz ödediğini, Bursa 10. Noterliği aracılıyla gönderilen 04/06/2015 tarih … yevmiye numaralı ihtarname ile sözleşmenin fesholunduğunu, davacının sanayi sicil belgesini vize ettirmediğinden sanayi abone gurubundan çıkıp ticarethane abone gurubuna girdiği gerekçesiyle Aralık 2014 Ocak-Mart 2015 dönemleri ile ilgili olarak geçmişe yönelik 10/06/2015 tarihli fatura düzenleyerek gönderdiğini, ancak 05/11/2012 belge tarihli sanayi sicil belgesinin süresi dolmadan 20/10/2014 tarihinde vize ettirdiklerini, davacının bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu nedenle 10/06/2015 tarihli faturanın kabul edilmeyerek süresi içinde iade edildiğini, bu faturaya dayalı takibin haksız ve dayanaksız olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İlk derece mahkemesince; davalı şirketin 05/11/2012 tarihli sanayi sicil belgesini 2 yıllık süresi dolmadan 20/10/2014 tarihinde vize ettirdiğini, davacı şirket tarafından davalıya yazılı bildirimde bulunulmadığını, her ne kadar davacı tarafından gönderilen 28/08/2014 tarihli yazı ile bildirimde bulunulduğu iddia edilmiş ise de; bu yazının davalı şirkete usulünce tebliğ edildiğinin dosya içeriği delillerle kanıtlanamadığı, davalının sanayi abone grubundan çıkartılarak ticarethane abone grubuna dahil edilmesi ve bu tarifeye göre 75.049,25 TL tutarında 4 adet fark faturasının düzenlenmesinin dayanağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine ve kötü niyet kanıtlanamadığından davalı tarafın tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesi kararına karşı taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesince; davacının, bildirim yükümlülüğünü yerine getirdiğine dair 28/08/2014 tarihli mektup ve bunun iadeli taahhütlü gönderim kartını ibraz ettiği, davalının işyerinde mektubun teslim edildiği, davalının ise, mektubun kime teslim edildiğine ve içeriğine dair bu belgede açıklık olmadığını ileri sürdüğü, içerik yönünden, mektup tarihi ile tebliğ tarihine göre, şirkete iadeli taahhütlü gönderilen belgenin ihtar mektubu olduğu, kaldı ki davalı tarafın söz konusu tarihi kapsayan dönemde başka bir konuya ilişkin tebligat yapıldığını ileri sürmediği, bu şekilde davacının bildirim yükümlülüğünü yerine getirdiği, davalı vizesini yenilemiş ise de, bu hususta davacı şirkete söz konusu belgeyi ibraz etmediği, davacı şirketin dava konusu edilen dönem için indirimsiz tarife uygulamasının yerinde olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulü ilk derece mahkeme kararı düzeltilerek, yeniden esas hakkında, davanın kısmen kabulü ile, İstanbul 37. İcra Müdürlüğünün 2015/30076 Sayılı dosyasındaki takibin, 75.050,06 TL asıl alacak üzerinden, takipten itibaren bu alacağa, takipte belirtilen %16,8’den fazla olmamak üzere işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile tahsil edilecek şekilde devamına, davalı takipten evvel temerrüde düşürülmediği için işlemiş faiz talep edilemeyeceğinden fazlaya ilişkin istemin reddine, hükmolunan 75.050,06 TL üzerinden, alacak likit ve hesaplanabilir kabul edildiğinden, %20 oranında icra inkar tazminatının, davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının takibinde haksız olmakla birlikte kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından davalı tarafın tazminat istemine yönelik istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-) Dava konusu uyuşmazlık; sanayi tarifesinin uygulanması için sanayi sicil belgesinin ibrazına yönelik yükümlülüğün hangi tarafta olduğuna ve yerine getirilip getirilmediğine ilişkindir.

Taraflar arasında düzenlenen elektrik enerjisi satış sözleşmesi kapsamında davalı şirketin 05/11/2012 tarihli sanayi sicil belgesine göre sanayi tarifesinden yararlandığı, davacı tarafından sanayi sicil belgesinin vize ettirilmemesi nedeniyle 2014 Aralık-2015 Ocak, Şubat ve Mart aylarına ilişkin fark tahakkuku nedeniyle icra takibi başlatıldığı, davalı tarafça takibe itiraz edildiği görülmektedir.

Dava konusu tahakkukun yapıldığı tarihte yürürlükte olan Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun 18/12/2012 tarihli toplantısında, 1/1/2013 tarihinden itibaren uygulanmak üzere ekteki Dağıtım Lisansı Sahibi Tüzel Kişiler ve Görevli Perakende Satış Şirketlerinin Tarife Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esasları Düzenleyen kararının sanayi abone grubu başlıklık 2/2. maddesinde; “Görevli perakende satış şirketinden enerji alan müşteriler için görevli perakende satış şirketi, görevli perakende satış şirketi dışında bir tedarikçiden enerji alan dağıtım sistemi kullanıcısı müşteriler için dağıtım şirketi sanayi abone grubundaki tüketicileri vize bitim tarihinden en az iki ay önce sanayi sicil belgelerinin yenilenerek ibraz edilmemesi halinde bu tüketicilerin tüketimlerinin ticarethane abone grubundan faturalandırılacağına dair yazılı olarak bilgilendirmekle yükümlüdür. Bildirim yapılmasına rağmen sanayi sicil belgelerinin vize bitim tarihinden itibaren 30 (otuz) gün içerisinde yenilenerek dilekçe ekinde ibraz edilmemesi halinde bu tüketicilerin verilen 30 (otuz) günlük süre sonrasındaki ilk fatura döneminden itibaren tüketimleri ticarethane abone grubu tarifesi üzerinden faturalandırılır. Görevli perakende satış şirketi, dağıtım şirketini abone grubu değişikliği hakkında bilgilendirir.” hükmü getirilmiş, 29. madde ile 29/12/2010 tarihli ve 3002 Sayılı Kurul kararı ile onaylanan 21 Dağıtım Şirketi İçin Tarife Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslar yürürlükten kaldırılmıştır.

Bu kapsamda; satış şirketlerine yönelik sanayi abone grubundaki tüketicileri vize bitim tarihinden en az iki ay önce sanayi sicil belgelerinin yenilenerek ibraz edilmemesi halinde bu tüketicilerin tüketimlerinin ticarethane abone grubundan faturalandırılacağına dair yazılı olarak bilgilendirme yükümlülüğü getirilmiştir.

Bilgilendirme yükümlüğünün satış şirketine ait olduğu belirlenmekle; yükümlüğünün yerine getirilip getirilmediğinin tespit edilmesi gerekmektedir.

01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda tacirler arasındaki ihbar ve ihtarların ne şekilde yapılacağı 18/3. maddesinde düzenlenmiş ve”Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılacağı belirlenmiştir.

Dosya kapsamında; davacı … bilgilendirme yükümlülüğüne ilişkin 28/08/2014 tarihli yazı ve bu yazının tebliğ edildiğine dair fotokopi olarak tebligat parçası ibraz etmiştir. Söz konusu tebligat parçası incelendiğinde her ne kadar tebliğ tarihinin 04/09/2014 olduğu belirlenmiş ise de içeriğinin ne olduğuna ilişkin herhangi bir açıklamanın bulunmadığı ayrıca tebliğ alan kişinin de isminin yazılmadığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle, içeriği belirlenemeyen fotokopi tebliğ belgesine göre bilgilendirme yapıldığının davacı … tarafından ispatlanamadığı görülmektedir.

O halde; bölge adliye mahkemesince; bilgilendirme yükümlülüğü bulunan davacı … tarafından gönderildiği belirtilen yazının usulüne uygun olarak davalıya bildirildiğinin ispatlanamadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gözetilerek, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile istinaf başvurusunun kabulüyle yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine; ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 Sayılı HMK’nun 371. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı taraf yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 2.037,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 24.09.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.

Kaynak

Bir ileti bırakabilirsiniz - Leave a Reply - Оставить комментарий - اترك التعليق - השאירו תגובה

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.