Mahkemelerle Bankaların İşgüzarlığı

Kimse Kendi Kusurundan Fayda Sağlayamaz!

Hiç kimse kendi kusuruna dayanarak menfaat elde edemez. Bu ilke temel bir hukuk kuralıdır. Bu nedenle,

Bu sabah OdaTv’de çıkan ‘Halkbank’tan ucuza dolar alanlar ne olacak?‘ Başlıklı aşağıda Kaynak’ta da belirttiğim haberde atıf yapılan mahkeme kararı yasaya, hukuka ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararlarına apaçık aykırıdır. Bununla birlikte,

Habere konu bankaların davranışları da uluslararası bankacılık ilke ve teamüllerine, uygun değildir. Neticede,

Hukuka aykırı mahkeme kararları ile bankaların, uluslararası bankacılık ilke ve teamüllerine aykırı davranışları, yalnızca yerli ve yabancı sermayenin ülke dışına kaçışını hızlandırmaz bunun yanında mahkemelerle bankalara olan toplumsal güveni de ortadan kaldırır.

Mahkemelerle bankaların bu ortak ama yasal olmayan karar ve tutumları, mevduatlarını yatırım aracı olarak kullananlar için söz konusu haksız ve hukuka aykırı karar ve uygulamalardan ötürü, ağır risk teşkil edeceğinden, bankacılık ve hukuk sistemi tarafından adli ve idari makamlar tarafından korunmadığını farkeden Sermaye’nin de birikimlerini Türkiye’de azaltıp, para ve her türlü sermayenin yurt dışına ihracına gerekçe olabilir çünkü Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/13-173 Esas 2011/291 Karar 11.5.2011: ‘ … Hukukun temel ilkelerine göre hiç kimse kendi kusurundan yine kendisi lehine sonuç çıkaramaz; dolayısıyla kendi kusuru ile sebebiyet verdiği zarara katlanmak zorundadır. … ‘ ve Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2006/1867 Esas 2006/1874 Karar: ‘ … Zarar gören kendi davranışı ile zarara neden olmuş ise bu zarar başkasına yüklenmemelidir … ‘ kararlarından da anlaşılacağı üzere hiç kimse ki buna bankalar da dahildir kendi hatasından menfaat sağlayamaz. Sonuç olarak,

Mahkemelerin işgüzarlığı bırakıp hukuka uygun kararlar vermeleri ve bankaların da uluslararası kabul görmüş bankacılık teamül ve ilkelerine uygun hareket edeceği beklentisi yerine, hakim ve yargıçların bir an önce kura tayin veya topille değil, il ve ilçelerde ikamet eden onbeş yaşını doldurmuş olanlar tarafından, hakimlik ruhsatına sahip adaylar arasından, ikişer yıllık süreler için seçilip tercih edilerek, mazbatalarını almalarıyla göreve başlamalarının, daha doğru olacağı düşünmekle birlikte, maaş ve sair sosyal haklarının da belediye meclislerinin takdirine bırakılmasının gerektiğine inanmaktayım.

Bunun sebebi, bir kısım siyasi çıkar ve menfaatlerin, tek elde toplanan siyasal ve yazılı ve görsel basındaki egemenliği sayesinde, kolayca kamuoyu algısı yaratılıp, yasa ve hukuk ortadan kaldırılarak, sadece sermayenin yani birikimlerin değil, bunun yanında ülkemizdeki tüm diğer birey ve tüzel kişilerin, hak ve özgürlüklerinin akıbetlerinin de  sadece mahkeme ya da bankalar değil, diğer resmi özel kurum ve kuruluşlar tarafından dahi aşındırılması yoluyla yok edilmesine imkan tanınmasına müsade edilmemesi, gereğidir.

Kaynak