IRAK BİRLEŞMİŞ MİLLETLERDEN YARDIM İSTEYEREK TÜRK ORDUSUNU IRAKTAN AYRILMAYA ZORLAYAMAZ.

1459541684751
Türk Askerleri

Türkiye Cumhuriyeti tek başına verdiği kararla değil, Irak Devleti’yle işbirliği ve güvenlik gerekçesiyle, aldığı çağrı ve izinlerle, Irak’a asker asker göndermişti.

Özal döneminde yapılan ‘Hot-Pursuit (Sıcak-Takip)’ anlaşmalarıyla başlayan ve bu güne kadar gelinen süreçte, zaman zaman 50,000’e kişilik ordularla askeri harekatlarda, saha hakimiyetine dayalı olarak Kuzey Irak topraklarında savunma ve güvenliğin tesisinde Türkiye, Irak Devlet’ine paha biçilemeyecek hizmetler sunmuştu.

Irak’ın toprak bütünlüğü bu güne kadar sağlandıysa bunun tek sebebi Türkiye’nin Kuzey Irakta’ki askeri ve siyasi varlığıdır.

Türk Askeri’nin Irak’taki ebedi varlığı, Irak’taki merkezi hükümetle, Kuzey Irak’taki yerel otoritelerin ortaklaşa talebiyle ortaya çıkan, zora değil rıza ve muvaffakate dayalı, koruma ve insani yardım amacıyla, bu güne kadar devam eden, sadece Türkiye’nin savunmasına değil, Irak’ın toprak bütünlüğünün bozulmamasına yardımcı olan, bu güne kadar devam eden kesintisiz askeri operasyonlardı.

Irak Hükümeti’nin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine, Türk Askeri’nin Irak’taki yasal varlığının bulunmadığından ötürü çıkarılmasına dair yaptığı başvuru, baştan verilen rıza ve muvaffakate dayandığından hukuka aykırıdır.

bu hukuka aykırı başvuru, uzun yıllardır Türk askerinin Kuzey Irak’taki varlığından ötürü sağlanan askeri ve siyasi dengenin bozulmasına yola açabilecek, Türk askerinin ırak’ta işgalci konumuna düşürülerek gayri meşru ilan edilmesi çabasına ait yalnızca zayıf ve dayanaksız ve o kadar da Irak milli iradesine  ait olmayan siyasi ve pek muhtemel emperyal bir girişimolabilir.

Bu siyasi ve uluslararası hukukta beliren girişimin kaynağı Irak Hükümeti olmakla birlikte ittifakı, Amerikan Ortadoğu savunma stratejisinin oluşturulmasına pek muhtemel kesintisiz katkıda bulunan İngiltere Kraliçesi’nin siyasi kanaat önderlerine ait olabilir.

Bu sözkonusu Irak’ın başvurusuyla duyulan ‘Ortak Girişim’e istinaden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerinin, Türk askerinin Irak’tan çıkartılması için Birleşmiş Milletler Şartı’nın 6, 7 ve 8’nci bölümlerinde imkan bulan zorlayıcı tedbirler almak amacıyla görüşmelere başlaması, Türkiye’yi kendi sınırlarının ve Kuzey Irak’ın toprak bütünlüğünün sağlanması amacından vaz geçmeye mecbur, kılamaz çünkü 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi sonrası, St. Petersburg’ta varılan ve başta Çin’in olmak üzere temelde Rusya ve Türkiye’yle uluslararası konularda çoğu zaman ortak hareket eden Türki Cumhuriyetler tarafından verilen destekle, Putin ve Erdoğan arasında imzalanan mutabakat zaptından ötürü Güvenlik Konseyi’nin -Türkiye aleyhine olarak- Türk Askerileri’nin Irak’tan tahliyesine yönelik ortak karar alma girişimlerinin, Daimi Üyeler’den Rusya ve Çin tarafından kesinlikle veto edileceğinden, yasal olarak hayata geçirilmeleri mümkün, değildir.

Avrasya’da beliren AKP’nin mecburen katılmak zorunda bırakıldığı Rus, Çin uluslararası siyasi ve askeri ittifakından ötürü uluslararası hukukta Türk Ordusu’nun yasal zeminden mahrum kılınarak Ortadoğu’dan çıkarılması siyaseten ve hukuken imkansız hale gelmiş kabul edilebilir. Bu nedenle,

Türk unsurlarının toptan ya da münferiden, Kuzey Irak’taki birliklerinin gerçekte İngiltere sevk ve idaresinde kara ve havadan Amerika Birleşik Devletleri askerleri tarafından ateş altına alınarak Kuzey’den geri çekilmesinin sağlanması yoluna başvurulması, Suriye’de kaybeden PYD/PKK  Varlığının Kuzey Irak’ta da aynı kaçınılmaz akıbete yol almasına mani olunması bakımından pek muhtemel görünebilir. Bu durumda,

Irak’ın Kuzey’iyle Merkezi hükümet arasında uzun yıllardır mevcut bölünme daha da derinleşebilir. Yerel siyasetin Kuzey Irak’ta güvenlik endişesiyle etnik durumdan  ayrışmasıyla Merkezi Irak hükümetiyle süregelen çatışmanın kesinleşmesiyle Kürt ve Türkmenler’in Türkiye’den yana daha net tavır koyabilmelerine uluslararası hukukta imkan sağlayabilir. Bu olduğu takdirde,

Ortadoğu’da barışı sağlayabilecek tek şey, Irak’ın Batı ile Doğu’nun sıcak cephesi olmasına müsade etmemek için Türk Askeri varlığının Irak’ta yarattığı huzur ve güven ortamının verdiği güvenceyle, Irak’ın Kuzey’inde Kürt ve Türkmen bölgelerinde, derhal genel seçimlerin yapılarak Kürt ve Türkmenler’in ittifakla kuracakları bir tek ortak bağımsız ve egemen ama ayrı parlementolara sahip muhtariyetlerinin, Birleşmiş Milletler gözetiminde Irak Anayasası’na bağlı ancak Türkiye’nin katkısıyla  Kuzey Irak Devleti olarak tanınması için Birleşmiş Milletler’e baş vuru yapıp yapmasına bağlı kalabilir. Aksi halde,

Kuzey ırak’ta tek bir etnik yapıyla terörist olarak kabul edilen PKK’ya dayanarak Batı tarafından kurulmaya çalışılan sözde organizasyona, hiç bir bölge ve Ortadoğu’ya komşu peri-feri ülkesi müsade etmeyeceğinden, Türk askerine karşı yapılacak ortak askeri hatanın neticelerinin, uluslararası hukukla izalesi imkansız ve tarafları açşısından umulmayacak biçimde ağır olabileceğini düşünüyorum.

Bir ileti bırakabilirsiniz - Leave a Reply - Оставить комментарий - اترك التعليق - השאירו תגובה

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.